6 Mart 2011 Pazar

B'Day Episode I: Prologue

Doğumgünlerini "emperyalist güçlerle" ve "tüketim toplumu" gibi etiketlerle tanımlayanlara selam çakarak başlarım. insanların, özellikle sıradan insanların, kendisini öyle yada böyle özel hissettiren bir günün varlığını sorgulamak, çok ayıp lan. "mutlu olamazsın naled olası!" der gibi. boşversene, aptal yada afyonlu, ne haltsa, kendini özel hissettirecek bir gün, bırak sahip olsun...

hissiyatlarımız, doğumgünü arifesinde başlar. özellikle akşama doğru. sevgiliniz yada flörtünüz varsa ilk kutlayanlar olmak için saat 00:00 olur olmaz mesaj atarlar yada ararlar. kendi özel gününüz böyle başlar, birilerinin varlığınızın başlangıcını kutsamasıyla. öyle biri yoksa da hayatınızda, arkadaşlarınız bu boşluğu doldurarak sizin yaşamınızda olduklarını ve bundan mutluluk duyduklarını belirtirler. gece yarısından önceki o birkaç saat, törenlerdeki açılış konuşmaları gibidir. o kısımları atlayıp atraksiyonların başlamasını isteriz.

bu sene bu süreci anlatmak istiyorum. birinci sebep; benim özel günüm, patron benim, istediğimi yaparım. ikincisi bu yıl yalnızım. bildiğin. sweetsiz bitter olan. 29 şubatta doğmuş birisinin kafasını yaşadım şu ana kadar. madem dinleyecek yok, ortalığa sallıyorum şu anda.

bölüm 1: önsöz

birkaç parçaya böldüğüm hikayem. hikaye bile sayılmaz. anlatcam öyle. şuursuzca.

önsöze uygun olarak başlayayım. yeni yaşıma uyuyarak girdim. muhteşem giriş eh? bir önceki gece hiç uyumadığımdan, ödev makale okumak falan, ve arife günü 6 saatlik toplam derslerimin overtimelar ile 7-7.5 saati bulmasından mütevellit, enerji namına bişey kalmamıştı bünyemde. eve geldim, yemek yedim, televizyona bakarken 2030 civarı bağlantım koptu. uyandığımda saat 0030 du. aptal aptal kalkıp odama sürükledim kendimi. telefonumda herhangi bişey yoktu. "meh" dedim, alarmı kurdum yattım. alarmı kurdum, ama halbuse o gün dersim yoktu. bitirme tezim üzerinde çalışmak için hocamın yanına gidecektim. doğumgünü kutlama planım buydu. cool huh?

neyse, kalktım sabah, telefonumu açtım, gelen giden hiç birşey yoktu, of pof takıldım evde biraz, sonra muhteşem kutlama atraksiyonları için okula yola koyuldum. okula gittim, saatlerce hocamın gelmesini bekledim, disco / focus'un manuallarını falan okudum, baktım sıkıldım, nintendo ds ile takıldım. nese sonunda hocamı buldum. aynı hocadan bitirme alan başka biri daha geldi. hoca ikimize güzel bir konu verdi. onunla oturup saatlerce çalıştık. saat 1700de günün ilk talihlisi arkadaşım arayıp doğumgünümü kutladı [kendisi umarm hayatı boyunca mutlu olur :*]. okuldan 1730 sularında çıkmış olmalıyım ki 1800'deki otobüse yetişebildim. 18 saatte sadece bi kişinin kutlamış olması, eh, oldukça can sıkıcı. hele birde gün içinde çok canımı sıkan haberler almam, tuz biber kafası yarattı.

eve geldim, yemek falan. tv, msn takılıyorum.hala kutlayanım yok ayrıca. annem ufak bir pasta ile gelip kutlama seansını başlattı (ağlarsa anam ağlar stayla). pasta dilimini sonsuzluğa gönderdikten bi süre sonra, en kamil arkadaşlarımdan biri, otobüste uyuklarken aklıma geldiğini doğumgünümü kutladığını belirten bir mesajı, aç gibi bakındığım telefonuma yollayarak "güneşi açtı içimde".

saat 2330'da, ikisi hatırlayan, bir tanesi de benim söylemem ile, toplamda üç kişi doğum günümü kutlamıştı. oldukça bozulduğumdan, bunun sayısını arttırmak istedim, ve çok sevdiğim iki kişiye doğumgünümü hatırlatmaya karar verdim (ne kadar sevdiğimi belirtmek için anlatmam gerekiyor; bir tanesi ev arkadaşım olmasını istediğim insan, ötekisi kız kardeşim olmasına tek engel anamın doğurmamış olması). birine mesaj attım, şoklara girdiğini söyleyip özürler diledi. 2 gün sonra sanıyormuş, bekleyemedin mi diye dalga geçti. ben de kendisine, ona 00:00:30 sularında henüz mesaj atmamış olmamdan ötürü söylediklerini anımsattım, orada kaldı muhabbet. ötekisi de unuttuğunu söyleyip, msnden kaçtı. utandım diyip cepten özür diliyip kutlayarak, msne geri döndü. canlarım benim :* sevilmek için sevmedik amk, bünya beşiktaşlı olmayı sindirmiş, her olaya aynı yaklaşıyor.

doğumgünüm sonra ererken, sadece 2si kendi hatırlamış halde, toplam 5 kişi benim yaşamımı kutsadı. en çok merak ettiğimden ses çıkmadı. ilerleyen günleri bekledim...

Hiç yorum yok :