6 Kasım 2008 Perşembe

önermeler içinden bir tutam

hayatımda denk geldiğim güzellikleri paylaşmayı seven bir yapım var. dolayısıyla küççük sevimli olmayan blog takipçilerime birkaç şey önereceğim. feedback bekliyorum, beraber üzerinde konuşsak, sizde bişiler ekleseniz, burdan bi sinerji yapsak negzel olur.

müzikten girelim. last.fm profilime bakanlar nasıl bir müzik zevkim olduğunu (çorba) görebilir. o yüzden "animal collective yok, ne düdük öneriler bunlar böyle" demeyelim. evet.

*) Dinlemediyseniz daha önceden Trivium dinleyin. hazır shogun albümü de çıkalı çok olmamışken, tadını çıkarın derim. kendileri oldukça desteklenen, sevilen, büyük abilerden destek almış oldukça genç bir grup. 4 albümleri var, ben henüz ascendancy ve shogun u dinleyebildim. gayet iyiler.

*) çıkalı çok oldu ama ben ilk kez yazıyorum :) metallica nın son albümü death magnetic. illa dinleyin derim. çevrenizde siksik yapanları boşverin. gerçekten güzel bir albüm. çok daha iyilerini dinledik diyenlere kafa atın, bi daha demogoji yapmasınlar...

*) kullanmıyorsanız last.fm kullanın. radyo şeysi çok güzel. istediğiniz türe göre rastgele çalıyor, ama hep sağlam çalıyor. yüzüm gözüm sağlam müzik oldu.


şimdi oyunlara geçelim.

*) guitar hero oynayın. hangi sisteme sahipseniz ona bir guitar hero alın. çok eğlenicek yada parmaklarınıza kramplar sokacaksanız. ama genelde daha çok eğlenmiş ve parmaklarınız acıyor oluyor :D

*) pes 2009. alın arkadaşlarınızı, oturun ps3 ün başına. evde yada kafede. beşiktaş'taki teknoplay i öneririm. onları tokatlamanın zevkini yaşayın. messi den nefret ettirtin :D

*)Bully:Scholarship Edition, biz pc kullanıcıları için geldi, kaçırmayın. kabaca, gta nın okul versiyonu.

*) dead space. ea ın uzay soslu korku/yaşama(survival)(örnek oyun resident evil 4) oyunu. filmini izleyip oyuna öyle başlayın. filmini izlemeden başlamak istemedim :D

*) ve tabiki Fallout 3. o kadar bekledik değil mi? siksikler olacaktır, umursamayın, bi de siz oynayın. ama siksikcilerden biri de siz olacaksanız uzak durun. bırakın bu oyundan keyif alanları. biliyorsunuz ki ne falblivion ne de oblivion with guns :) Bildiğiniz çömez fallout.

*) Red Alert 3 de çıktı şu aralar. söyleyeceğim tek şey King Obi ler pogo yapıyor lan :D

Sinema adına birşey diyemeyeceğim zira çook uzun süre oldu sinemaya gideli. hatta en son Dark Knight' a gittim. o derece.

Kitap olarak 1984 diyorum. George Orwell'ın bu eserini okuyup bir şey hissetmeyeni dövüyorlarmış.

Şimdilik bu kadar blog takipçileri. Daha az üşendiğim bir gün daha fazla detaya girmeyi kesinlikle düşünüyorum. O güne kadar, see yah!

28 Ekim 2008 Salı

bir avuç tükürük

suçluydu onlar. kendikilerini kurtarcaklar diye benim sahip olduğum şeyleri ellerimden aldılar. belki sürekli yanımda taşımıyordum, ama onun somut değerinden çok manevi değeri vardı. ayrıca bu, onu benden almaları için geçerli bir mazeret değil. yapamazlardı, açıkca yanlıştı, yasaktı! ama yaptılar. acımadılar bile. bilemediler ki onlara bu daha çok şey kaybettirdi. oysa zaten yeterince şey almışlardı benden, bizden.niye yetinmediler ki?

hele o! en çok suçlu oydu. bir çiçeği kendi keyfi için koparıp, şöyle bi koklayıp atıyordu. o çiçeği tekrar tekrar kopardı. taa ki görevi o çiçeğin koparılmamasından sorumlu kişilerce yakalanıncaya dek! bekledik. bekledik. o suçun cezasını çekmeliydi. fakat bi baktık, onu serbest bırakmışlar! çünkü çiçek koparılmasına rağmen fiziksel olarak hasar almamışmış! o ise diyor ki, ben yine koparacağım yine koparacağım...

elimde olsa hepsine tükürürdüm. tükürük bezim kuruyuncaya kadar, vücudumun %70 ini oluşturan madde kalmayıncaya kadar tükürürdüm. bir yerde biriktirip, bir avuç dolusu oluncaya kadar tükürürdüm! onlar benim umudumu aldı, onlar mutluluğumu aldı, onlar benim inancımı, benim adaletimi aldı...

bense onlara tüküremiyorum bile!

16 Ekim 2008 Perşembe

akan hayat

başlığa bakıp kanmayın, felsefe parçalamayacağım. çeviri kurbanı oldum diyebilirim evet. mainstream demek istedim ama öyle yazdım. her neyse, okullar açılalı resmi olarak 1 ay oldu, bi kısmı tatile gitti ama o da bizi bağlamaz, fakat ben kesinlikle alışamadım.

aşağı yukarı 3 aydır nadastaydım, mis gibi kitapları açmamak, kalem oynatmamak, süferdi. işte 1 ay önce bizi alıp köşelerimizden, standart hayat akışına attılar (yoksa biz mi attık lan kendimizi?). şimdi trafik,dersler,yorgunluk ve oyunu ekimine verdik kendimizi. ne iş anlamadım.

ancak geçen sene herşey çok güzelken açımdan, bu sene feci haşatım. patates çuvalı olmuşum yazın. nese ilk vize tokatından sonra kendime gelirim. ebet. tabi. ühühü.

burdan metro inşaati insanlarına sesleniyorum. lütfen bitirin şu lanet metroyu!

denk yu. domoo arigatoo.

24 Mayıs 2008 Cumartesi

Space-Dye Vest

Falling through pages of Martens on angels
Feeling my heart pull west
I saw the future dressed as a stranger
love in a space-dye vest

Love is an act of blood and I'm bleeding
a pool in the shape of a heart
Beauty projection in the reflection
Always the worst way to start

"But he's the sort who can't know
anyone intimately, least of all a woman.
He doesn't know what a woman is.
He wants you for a possession, something to look at
like a painting or an ivory box.
Something to own and to display. He doesn't want
you to be real, or to think or to live.
He doesn't love you, but I love you.
I want you to have your own thoughts and ideas and
feelings, even when I hold you in my arms.
It's our last chance... It's our last chance..."

Now that you're gone I'm trying to take it
Learning to swallow the rage
Found a new girl I think we can make it
as long as she stays on the page

This is not how I want it to end
And I'll never be open again

"...I was gonna move out...ummm...get,
get a job, get my own place, ummm,
but... I go into the mall where I
want to work and they tell me, I'm,
I was too young..."

"Some people, gave advice before,
about facing the facts, about
facing reality. And this is, this
without a doubt, is his biggest
challenge ever. He's going to have to face it.
You're gonna have to try, he's gonna to have to try
and, uh, and, and, and get some help here.
I mean no one can say they know how he feels."

"That, so they say that, in ya know
like, Houston or something, you'd
say it's a hundred and eighty degrees,
but it's a dry heat.
In Houston they say that?
Oh, maybe not. I'm all mixed up.
Dry until they hit the swimming pool."

"...I get up with the sun... Listen.
You have your own room to sleep in,
I don't care what you do. I don't
care when. That door gets locked,
that door gets locked at night by nine o'clock.
If you're not in this house by nine o'clock, then
you'd better find some place to sleep. Because
you're not going to be a bum in this house.
Supper is ready..."

There's no one to take my blame
if they wanted to
There's nothing to keep me sane
and it's all the same to you
There's nowhere to set my aim
so I'm everywhere
Never come near me again
do you really think I need you

I'll never be open again,
I could never be open again.
I'll never be open again,
I could never be open again.

And I'll smile and I'll learn to pretend
And I'll never be open again
And I'll have no more dreams to defend
And I'll never be open again


tekrardan merhaba.
hepinizden özür dileyerek başlamak isterdim ama başlamadım. onun yerine Dream Theater'ın Space-Dye Vest'inin sözleriyle başladım. Özür dilemek istedim, zira neredese 8 ay oldu yazmayalı. ama beni anlamanızı beklerim, sınavlar-ödevler çok pis yedi-sömürdü beni, sonrada tatilin doyumsuzluğuna yakalandım. şimdi onlardan yakamı sıyırdım. ve tekrar buradayım.

yazımın başlığından bu yazıda nelerden bahsedeceğimi tahmin etmişsinizdir. son yazdığımdan beri bir kucak dolusu anlatacak şey birikti. ama ben space-dye vest bahsedeceğim.

Space-Dye Vest, Dream Theater'ın 1994 yılında çıkardığı "Awake" albümünün 11.şarkısı. kevin moore'un gruba son katkısı, zira awake'in mixlerinden sonra gruptan ayrılmıştır. dream theater bildiğim kadarıyla bu şarkıyı hiç bir konserde çalmamıştır. büyük olasılıkla moore un ayrılışı çok koyduğu için. zira portnoy kankam değil :) bizzat soramadım kendisine. evet.

inanıyorum bu kez tam olarak dönüyorum bloguma :)

22 Şubat 2008 Cuma

i'm sick of this!

bu cuma günü evde iken, ve hastyaken size bir yazı yazayım dedim. okulda olanlara sabır ve az trafik diliyorum. evet

uzun süredir yazamadım, evet,kusura bakmayın. son yazımdan bu yana bayağı bir yoğunum. okul,ödev, derken zaten pek fırsatta kalmadı bana. o fırsatları dinlenmek için harcadım, açıkça söyleyeyim.

şu anda hastayım yazının başında belirttiğim gibi. her yerim, anneannemin dediği gibi, dökülüyor. yatıyorum sadece. arada fizik ödevimi yapıyorum parça parça. olips, strepsils,ıhlamur, blueberry çayı,çorba ve aklıma gelmeyen etmenler n-kenarında dönüp duruyorum.

şimdi huzurlarınızdan, oblivion çevirilerimi bitirmek için çekiliyorum. eğer okursanız blogumu, lütfen yorum yazın.

sonra görüşmek üzere.

12 Şubat 2008 Salı

T cetvel, gönye ve pergel

yerbilimlerinde tasarıma cidden başladık. hocalarımız çok iyi, boşuna insanlar danışmaya onlara gitmiyolarmış :)
arkadaş T cetvel ne pis bir şey öyle. yaralı ama kağıdın canına okuyor,kirletiyor, or or. öyle bişey. ama gönyeler güzel, hem hançer olarak kullanılabiliyor hemi de tabanca olarak. bence zorlarsak göz bile çıkarabiliriz.
henüz pergeli kullanmadık ama var ya gün sayıyorum. pergel muhteşem birşey. hele aldığım an ki mutluluğum... hocanın bizim mühendis olduğumuzu dolayısıyla adam gibi bir pergel almamız gerektiğini söylemesine en çok sevinenlerden biri benim.
ilerki yazılarımda bu dersten daha çok bahsedeceğim ama şimdilik bu kadar yeter

11 Şubat 2008 Pazartesi

Osiloskop

bugün bu alet ile tanıştım. kendisi elektrik sinyalleri göstermeye yarıyor. instructor ımız sağolsun, hiç bir şey öğrenemedim. ve bu alet bir sürü kez kullanılacak tarafımızdan. ühühü, adalet mi bu ya!

osiloskop nedir, yenir mi diyenler için sanal osiloskopun linkini koyuyorum. bu ne salak şey diye gelmeyin ama
http://www.fizik.itu.edu.tr/turhan/osc/

10 Şubat 2008 Pazar

iyiki doğdum!

merhaba!

kaç kişinin okuyacağı şüpheli olsa da, istediğimde yazabileceğim, belki yorum alabileceğim bir yere ihtiyacım vardı. ve en sonunda aldım. mutluyum, hede , hödö.

zaman buldukça, yada ihtiyacım olduğunda yazacağım buraya.

şimdilik, hoşgeldiniz.